Şiirler

Bin Parçalık Bir Yapbozum Ben!
Doğum ile ölüm arasındaki bir yolda bir göçmen değilim ben.
Sadece bir zamanlar anılarını okyanuslara atmış,
şimdilerde ise onları bulmak için okyanuslarda tek bir küreği ile
rüzgarın saçlarında esmesini bekleyen bir ŞAİR.

Şişeye bir zamanlar tıkadığım
o mektupları çatı katımdaki sandığıma saklasaydım
belki de burada olamazdım diyen bir YAZAR.

Özgürlüğünü tatmak için çıplak bile gezen.
Onca üşümelerine rağmen gülebilen,
Rüzgarın olmayışına rağmen güneşe bıkmadan bakan bir RESSAM,

Hayatını dalgaların üstünde yaşayan,
dalgaların altındakilerle her zaman konuşan bir OYUNCU,

Kimi zamanda bulutların ağlayışlarına rağmen
yıldızlara bir zamanlar sevdiğini anlatan bir AŞIK,
Yaşamın onca siyah beyazlığı içinde
inadına gökkuşağının renklerine bakıp bakıp
yaşamı renklendirmeye çalışan bir RESSAM

belki de;
Rüyalarının mı gerçek,
gerçeklerinin mi rüya olduğunu kestiremeyen
ve
inadına yaşam mücadelesi veren bir HAYALPERESTİM

“Şişedeki Yaşamlar” Özkan Ege

Bir anda kaybolmaktır okyanusta aşk
Sonra limana varınca unutulmak
Yarın olunca yaşananlar yaşanmamış gibi
Tekrar okyanuslara açılmak istemek
Nerede alabora olacağını bilmemek,
Sonunda kaybolacağını bilmektir
Gerçek aşk; bir kitaptır iyi ve kötü
Okuyup ikinciyi eline alamamak kimi zaman
Güzelse rafının en güzel yerinde saklamak
Kötüyse yakabilmektir, gözleri kapatmak
Güzeller varsa saklanası, sandıkları açmak
Doldurmak göz yaşlarının arasında içine
Sövebilmek arada gelmişine, geçmişine, dışına
Bir kitap ki birileri ile paylaşabilmek
İçindekilerini arada sayıklamak, bazen paylaşabilmek
Sonundan korktuğun aşk; bir dergi gibidir
Sayfalarını kesmek duvarlara asmak kimi zaman
Bazen ciltlerini biriktirmek masalarda sergilemek
İçindekilerinin bir kısmını saklıyabileceğin bir aşk
Sonunda yıllar sonra bir kenarda unutulmuş bulabilmektir
Bir anlık aşklar; gazete gibidir, içinde platonikleri barındırmak
Bazen bir günde okuyup kenara atmak
Öldüğünde bile üzerinde bir gün kalabilen kağıt parçaları
İçinde bir yılı bir ömrü paylaşanların yazdığı yazı deposu
Ve bir gün sonra yenisini alabildiğin bir yanılgı
İçinde çok öykü barındıran kağıt ülkesidir aşk

“Şişedeki Yaşamlar” Özkan Ege

Bilgiyle Sevmek
Tarihsel sevebilmek seni
Her ilk yaşantıları katipler gibi not almak
Gelecek yılın hatırlatmasını süprizli yapmak
Yıkmak engelleri bedeni hiçe sayarcasına
Yaşamak idealleri ince hesaplarla
Karıştırmak bazen eski defterleri bıkmadan
Geleceğe meşale yakmak karanlık koridorlarda
Sevmek seni tarih gibi…

Bilimsel sevebilmek seni
Her karışımın sonucunda kendimizi bulmak
Denemek her şeyi özgürce yaşamak
Sormak bazen sorunları kendimize
Son damlaya kadar bıkmadan çözüm aramak
Her yolun bizi bizde buluşturacağını unutmadan
Kaybetmeden kendimizi derin okyanuslarda
Sevmek seni bilim gibi…

Felsefik sevebilmek seni
Düşünebilmek saatlerce bıkmadan
Yazılar, tezler yazabilmek sana
Kanıtlamak her yaşantıyı düşüncelerle
Seni ve beni örnek saymak gelecekte
Öğretmek yeni nesillere aramızdaki sevgiyi
Dalıp gittiğimiz uykulu gecelerin rüyasında
Sevmek seni felesefe gibi…

“Şişedeki Yaşamlar” Özkan Ege

Altmışında bile elini tutabileceğim sevgili bulmak
Yine tutmak ellerini en içtenliğince
Ve bakmak gözlerine tıpkı yirmisindeki gibi
Sevgilinin adını söylemek
Aradan onlarca sene geçse bile
Sevmek tıpkı yirmisinde ki gibi

Bir parkta oturmak onunla
Kuş sesleri ve yaprakların dansı eşliğinde
Ona “seni seviyorum” diyebilmek
Yaşlanmak olsa da geçen her gece
Yinede mutluluğu gözlerde yaşlandırmak
Ağlamak tıpkı yirmisindeki gibi

Oturmak saatlerce onunla
Elini hiç bırakmamak
Başka sevgilileri gözlemlemek
Ve geçmiş yaşantıları anımsamak
Çocuklar gibi şakalar yapmak sonra da
Gülmek tıpkı yirmisinde ki gibi…

“Şişedeki Yaşamlar” Özkan Ege

Acılarla Savaşmak
Artık hayat o kadar acımasız ki.
Bir sivrisinek kadar akıllı olamadığımız şu hayatta
inadına kan emebilmek için
vampir efsaneleri uyduruyoruz.
Efsanelerle vampir oluyoruz,
geceleri kanlarını emiyoruz hayallerimizin…
Hayat kan istiyor, düşün bir dakika!!!

“Şişedeki Yaşamlar” Özkan Ege

Aşkın Katiliyim
Bir aşkın katiliyim artık
Aşkımı öldürdüm beynimde
Önce kalbime gömdüm
Kalbimde kemirdim bedeni
Sonra yaktım nefesimle
Küllerini savurdum uzaklara
Mor dağların eteklerine…

Ne zaman rüzgar esecek olsa
Yüzüme vurur aşktan kalanlar
İçimi korku kaplar
Bedenim ayakta duramaz olur
Tartamaz artık bu acıyı
Anılarımı savurdum rüzgarlara inat
Geçmişin ta derinliklerine…

Artık gücüm kalmadı biliyorum bunu
Yeni emekleyen bir çocuk gibiyim
Öğrenecek çok şeyim var
Soruyorum sadece aşkın anlamını
Kendimle savaşıyorum hala
Ümidim kalmadı aşka dair
Rest çekiyorum hayatın sillesine….

Suçluyum, bir aşkın katiliyim
Elimdeki kalem kırıldı, kırılacak
Az kaldı satırlarım, tükeniyorum
En büyük cezamı da biliyorum
Kağıtlarıma mürekkep dökülecek
Yine anılar kaybolacak beynimden
Susacağım bir bahara kadar…

“Şişedeki Yaşamlar” Özkan Ege